Faşist Türk devletinin Efrin’i işgal girişimine karşı kahramanca savaşan Sinan Ateş (Emre Bora) yoldaşımız, siperi başında toprağa düştü.
Sinan yoldaş, Partimizin, Deniz’lerden başlayan, İmam Ateş, Mustafa Çetiner ve Cevat Saim Çelen (Teğmen Ali) yoldaşlarla devam eden enteryasyonalist savaşçı geleneğinin yeni bir örneği oldu. O, dün Filistin, bugün Kürdistan, yarın başka toprakların ezilen halkları için savaşan, savaşacak kahramanlar kuşağına ait “yeni insan”dır. O, sınıfsız ve sınırsız bir dünya için, insanın yüceldiği, tüm zincirlerinden kurtulup özgürleştiği bir toplumsal düzen için savaşan bir kahraman olarak yaşadı ve bir kahraman olarak toprağa düştü.
Sinan yoldaş, ne için yaşadığını, ne için savaştığını bilen bir Leninistti. Partiye bıraktığı mektupta Sinan yoldaş bu bilincini, “Leninist bir savaşçı olarak partimizin verdiği bu onurlu görevde sıra neferlerinin arasında yerimi almak beni onurlandırıyor ve heyecanlandırıyor. ..ben üzerime düşen görevleri leninistçe yerine getireceğim” sözleriyle yansıtıyordu. Yaşamını, “halklarımıza ve Partiye adamış”tı.
Sinan yoldaş, bu yüksek komünist bilinçle Rojava’ya gidip orada askeri eğitim almaya, sonrasında Partinin askeri faaliyeti içinde aktif görev almaya gönüllü talip oldu. Talip olduğu görevin Parti ve devrim için öneminin bilincindeydi.
Bir halk ayaklanmasının yaklaştığının bilincindeydi ve bu ayaklanma ne Haziran Halk Ayaklanmasının ne de 6-8 Ekim Serhıldanının bir tekrarı olacaktı. Eli kulağındaki ayaklanma bu ayaklanmaları kat be kat aşacak, halkın silahlı ayaklanması biçiminde gelişecekti. İşte tam da bu nedenle, Partinin hem savaşçı niteliğinin hem de enternasyonalist karakterinin güçlendirilmesi gerekiyordu.
Türkiye ve Kürdistan halklarının mücadele birliğinin öneminin farkında olan Sinan yoldaş, Partinin bu politika ve ihtiyaçlarının karşılanması için en uygun toprakların Rojava Kürdistanı olduğunu biliyordu. Bu yüzden, hem enternasyonal görevlerini savaşçı olarak yerine getirmek hem de Partinin askeri niteliğini geliştirmek için Rojava savaş meydanına gitmek için tereddütsüz gönüllü oldu.
Partimiz, Sinan yoldaşın kahramanca eylemiyle şimdi çok daha güçlü. Partimizin enternasyonalist savaşçı bayrağı Sinan yoldaşla şimdi çok daha yükseklerde.
Sinan yoldaş, tepeden tırnağa devrim, tepeden tırnağa Parti idi. Partiye ve ailesine yazdığı şu sözlerle devrime inancın, Partiye sonsuz bağlılığın eşsiz örneğini veriyordu. Şöyle sesleniyordu ailesine yazdığı mektupta:
“Siz ailem; beni anmak, beni yaşatmak istiyorsanız devrimcilerin yanında olmalısınız. Her bir kadın yoldaşım kızınız; her bir erkek yoldaşım oğlunuz; her bir yoldaşım yoldaşınız”dır.
Sinan yoldaş, savaşçılığı, asker kişiliği kadar ilişkilerinde de örnek bir kişilikti. Bu sebepledir ki O’nun askeri yönü olduğu kadar günlük yaşamdaki ilişkileri, çalışkanlığı, özverili kişiliği karşısındakinde saygı uyandırıyordu. Bu yüzden sadece omuz omuza savaştığı siper yoldaşları değil, Kürt halkı da onu unutmayacaktır.
Sinan yoldaşın taşıdığı komünizm bayrağı şimdi yoldaşlarının ellerinde yükseliyor. Leninistler Deniz Gezmişlerden başlayıp Sinan yoldaşlara kadar uzanan savaşçı enteryasyonalist geleneği güçlendirerek geleceğe; zafere kadar taşıyacaklar.
Devrim Savaşçıları Ölümsüzdür!
Sinan Ateş Yoldaş Ölümsüzdür!
12.02.2018
TKEP/Leninist
Merkez Komitesi