Çürüyen, çöken, dağılan kapitalist toplumda tüm yüce değerlerin taşıyıcısı proletaryadır. Ve onun saflarından çıkar çağımızın kahramanları. Enternasyonal devrimci proletarya ve onun devrimci sınıf partileri, bu sağlam karakterli kahramanların omuzlarında yükselir.
Komünist partisinin varlık gerekçesi emeğin kurtuluşu kavgasına yön vermektir. Bu, doğanın ve insanın kurtuluşudur aynı zamanda. Parti, tüm varlığını bu davaya, proleter devrime adayan kadroların duraksız mücadelesi sayesinde yenilmez bir güç olur. Vefa Serdar yoldaş, uluslararası komünist hareketin tarihsel birikiminden süzülüp gelen bu komünist kadrolardan biridir.
Bunca acının, bunca nefretin, bunca yozluk ve çürümenin, bunca kan ve gözyaşının arasından süzülüp gelmekte olanı sahiplenmek, onun için tüm benliğinle dövüşmek... Yüreğinde milyonların sevgisini, sevincini, özlemini taşımak, yaşamı bu bütünlüğü içinde görüp anlamak ve ona tutkuyla bağlanmak... Komünist olmak budur her şeyden önce.
“Partisiz komünist olmaz!” Vefa yoldaş, Partinin hikayeleriyle büyüdü. Partiyi aradı, bekledi ilk gençliğinde. Okudu, öğrendi, tartıştı. Nihayet 1980’lerin son yıllarında, ODTÜ’de kesişti yolları Parti ile. Ve bir daha asla ayrılmadı.
Reformizmle ayrışma sürecinde Vefa yoldaşın da yer aldığı Ankara örgütü ile bağlar koptu bir süre. Ayrışmadan belirli bir süre sonra tekrar bağ kurabilen İl örgütü, her iki tarafla da yürütülen teorik tartışmalardan sonra TKEP/Leninist saflarında yürümeyi seçti. Bu aşamadan sonra büyük bir coşku ve yoğun devrimci faaliyetle geçti yoldaşın tüm zamanı.
Dönem devrimciydi, sınıflar savaşı alabildiğine sertleşmişti. Bu şartlarda Partinin görüşlerini, devrimci politikayı her gence, her yoksula, her işçi kadın ve erkeğe ulaştırmak için özverili bir şekilde çalışmak gerekiyordu. Girdiği her ortamda, tanıştığı her çevrede ateşli tartışmalarda tutkuyla savunurdu Partinin görüşlerini.
Vefa yoldaş tutkulu bir devrimciydi. Devrime tutkuyla bağlıydı. Yüreğindeki devrim ateşi, hiç abartısız söyleyebiliriz ki, Marx'ın “proletaryanın arslanı” dediği Blanqui’nin devrimci ruhundan eksik değildi. Daha ilk adımdan itibaren “yalnız hazım zamanlarını, boş gecelerini değil, boydan boya ömrünü verdi” devrime. Tüm benliğiyle girdi kavgaya. Adeta “gecikmiş olmanın aceleciliği” içinde koşturdu. Gerek öğrenci gençlik arasında, gerekse Ankara’nın emekçileri arasında Partinin örgütlenmesinde çok büyük emeği vardı yoldaşın.
Bu yoğun devrimci faaliyet sırasında uzun süreli gözaltılar yaşadı. Bu coşkun ve dur durak bilmez genç devrimci, Ankara polisinin işkencelerinden her defasında başı dik çıktı. Bir süre sonra yer altı faaliyetine geçti. 1993 sonunda tutsak düştü.
Vefa yoldaş genç ömrünün dokuz buçuk yılını zindanlarda geçirdi. Çok okudu, yazdı, üretti. Sayısız saldırıya, asker operasyonlarına göğüs gerdi. 1996 Ölüm Orucu eylemine katıldı. 19 Aralık zindan savaşlarında sağ kolunu kaybetti. Asla yılgınlığa kapılmadan “zindan akademisi”ni başarıyla bitirdi.
Çıktığında hiç tereddütsüz Partinin verdiği görevleri omuzladı. Çok çeşitli alanlarda görevler üstlendi. Kimi zaman kendini fazlasıyla zorlayan görevler çıktı karşısına. Kendisiyle savaştı, zorlukları aşmayı bildi. Parti bir görev verdiyse, tartışmasız yerine getirilecekti!
Yoldaşımızın en önemli yönlerinden biri, komünist disiplindir. Her komünist parti kadrosu, disiplinlidir kuşkusuz. Fakat onun bu konudaki durumu, kesinlikle uluslararası komünist hareket literatürüne geçecek niteliktedir.
Onun için Parti, Partinin iradesi, her şeyden önce gelirdi. Görevler üstlenmede ve Parti kararlarının yerine getirilmesinde muazzam bir kararlılık ve özveri, onun temel karakter özelliklerindendi. Bir görevi aldı mı, gerekirse yemez içmez ama o işi mutlaka yetiştirirdi. Tartışmalara aktif bir şekilde katılır, görüşlerini ortaya koyar, görüşlerinde ısrar da eder, ama bir kez karar alındı mı, isterse savunduğu görüşlere ters olsun, derhal harekete geçerdi. Sürekli kendini zorlayan, aşmaya çalışan, çoğu zaman okuduğu kitaplarda bir parça idealize edilen kahramanlarla yarışan bir komünist öz disiplin, onun temel özelliklerindendi! Vefa yoldaşta bu özellik, sözcüğün olumlu anlamında en uç noktaya ulaşmıştı.
Vefa yoldaş, insana ve doğaya sevdalı bir komünistti. Zordur bir ömrü komünist olarak yaşamak ve son nefesini bir komünist olarak vermek. O otuz yılı aşan mücadele yolunu bu bilinçle yürüdü.
Bir devrimci kuşağın yetkin temsilcilerindendi Vefa yoldaş. Hayatı, birleşik devrimimizin bir döneminin kısa tarihiydi. Yaşamını devrimle, kavgayla, dünyanın devrimci dönüşümüyle özdeşleştirmiş, omuzladığı yükü son nefesine kadar yüksünmeden taşımayı olağan bir özellik haline getirmiş bir kuşağın en iyi temsilcilerinden biriydi.
Koronanın bir yıl önce aramızdan aldığı Vefa yoldaş, Partimizin yeri doldurulmaz bir savaşçısıydı. Onun daima yükseklerde tuttuğu devrim ve komünizm bayrağı, yoldaşlarının elinde burjuvazinin burçlarına dikilene dek yükseklerde dalgalanacak...
TKEP/Leninist Merkez Komitesi
24.01.2022