Başını ABD’nin çektiği emperyalistler ve Latin Amerika’nın gerici devletleri, Venezuela’da sosyalizme yönelen devrimci iktidarı yıkmak için yeni bir saldırı başlattılar.
Venezuela halkının ezici çoğunluğunun desteğine sahip devrimci hükümet ve Venezuela Devlet Başkanı Maduro’yu, sınır tanımayan bir küstahlıkla, artık devlet başkanı olarak tanımadıklarını ilan ettiler.
Avrupalı emperyalistler, yüzlerinde eğreti duran şu “demokrasi” peçesini de atarak, ABD’nin kuyruğuna takıldılar.
ABD’den Latin Amerika’ın gerici faşist devletlerine, oradan Avrupalı emperyalistlere kadar, dünyanın tüm sosyalizm düşmanları, anti- komünistleri, iğrenç bir bulamaç gibi, Venezuela devrimci hükümeti, işçi sınıfı ve emekçi halkları karşısında birleşmiş durumdalar.
Bu, Venezuela devrimci hükümetine, işçi sınıfına, emekçilerine karşı ilan edilmiş bir savaştır.
Venezuela’da, emekçi sınıflarla burjuva sınıf arasında, bunların politik temsilcileri olarak, Venezuela devrimci hükümeti ile karşısındaki güçler arasında süren mücadele gerçekte bir iç savaştır.
Venezuela devrimci hükümeti, bu gerçeği görüp kabul etmeli ve düşmanlarıyla iç savaşın kurallarına göre mücadele etmelidir. İşçi sınıfı ve yoksul halkla burjuva sınıf arasında; bu güçlerin politik ve askeri güçleri arasında süren bu savaş, barışçıl yoldan, görüşmeler yoluyla, “anayasal yollardan”, meşruiyet arayışı içinde kazanılamaz, sona erdirilemez. Bu savaşı kazanmanın tek yolu, düşmanı silahların gücüyle ezmektir.
Bunun orta yolu yok!
Bunun için gerekli olanak ve güç, Venezuela devrimci hükümetinin elinde var. Yoksul emekçiler, işçi sınıfı ve Venezuela Komünist Partisi Bolivarcı iktidarın arkasında olduklarını açıkladılar. Ordu, Bolivarcı yönetime bağlılığını tekrarladı. Eksik kalan kararlılıktır. Ve biliyoruz ki bir savaşta en ölümcül hata kararsızlıktır.
Yıllardır süren iç savaşı ve şimdi emperyalistlerin ilan ettikleri savaşı kazanmak için Venezuela devrimci hükümetinin kararlılıkla ileri atılacağına; düşmanlarının tüm direnç noktalarını yıkmak için yoksul emekçi halkı, işçi sınıfını ve orduyu harekete geçireceğine inanıyoruz. Bunun için öncelikle “Ulusal Meclis” denen ucube dağıtılmalı, direnenler tutuklanmalıdır.
Kapitalistlerin servetlerine, paralarına, bankalarına, fabrikalarına, topraklarına el koymak onların yaşam damarlarını kesmenin başlıca yoludur. 1871 Paris Komününden beri biliyoruz ki, bu konuda en ufak bir tereddüt, devrimci güçlerin, yoksul halkın, işçi sınıfının acı yenilgisine yol açmıştır. Venezuela devrimci hükümeti, buna izin vermemeli; kararlıca ileri atılarak, bu güne kadar geciktirdiği bu önlemleri, savaşı kazanmak için derhal almalıdır.
Emperyalistler ve onların emrindeki kukla devletler, “şimdi saldırının tam zamanı” diye düşündükleri için “demokrasicilik oyununa” son vermekte tereddüt etmediler ve “anayasal iktidar”ı tanımadıklarını ilan ettiler. Bolivarcı iktidar, bu güne kadar yaptığı “demokrasicilik oyunu”na izin verme hatasını daha fazla sürdürmemeli ve karşı devrimcilerle, emperyalistlerle, içerideki burjuva düşmanla anladığı dilden konuşmaya başlamalıdır. Bu konudaki her gecikme düşmana güçlerini organize etme, silahlandırma, durumunu ve hazırlıklarını güçlendirme olanağı veriyor.
Güç dengesi, yoksul halkın, emekçilerin, işçi sınıfının, ordunun desteğini arkasına almış Venezuela devrimci hükümetinin lehinedir. Düşmanı ezmek için ileri doğru atılacak kararlı adımlar dünya proletaryasının, emekçi halklarının, ezilenlerin desteğini kazanacaktır.
Venezuela devrimci hükümeti, yoksul halkı, işçi sınıfını, emekçileri, milis güçlerini sokağa çıkararak karşı devrimi ezebilir; ezmelidir. Kitlelerin devrimci enerjisine dayanan bir iktidarı hiç bir güç yıkamaz. Bütün mesele bu devrimci enerjiyi açığa çıkarmak; bunun için gerekli yol ve yöntemleri kararlıca kullanmaktır.
Venezuela devrimci hükümetinin bunu yapacağına, karşı devrim güçlerini ezeceğine ve sosyalizmin bu çarpışmadan güçlenmiş olarak çıkacağına inanıyoruz.
Kahrolsun Emperyalizm ve İşbirlikçi Darbeciler!
Dünya Emeğin Olacak!
Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!
TKEP/Leninist Merkez Komitesi
25.01.2019