Dünya Antiemperyalist Platformu'nun düzenlediği Uluslararası Dakar Konferansı'nın sonuç bildirgesi:
Bugün Afrika'nın durumu küresel siyasi manzarayı yansıtmaktadır. Emperyalist kampın bölme, manipülasyon ve saldırganlık planlarının ortasında, anti-emperyalist güçlerin devrimci ilerleyişi, Afrika halklarını bir ayaklanma ve dönüşüm döneminden geçiriyor.
Aşağıdaki metin, Dünya Antiemperyalist Platformu'nun Dakar'da düzenlediği uluslararası konferansta yapmış olduğumuz konuşmanın metnidir.
Amilcar Cabral’ın, Nkrumah’ın, Ahmet Sekou Toure’nin, Thomas Sankara’nın ve diğer devrimci önderlerin bayrağının bugün yeniden yükseltildiği, antiemperyalist dalganın yükseldiği Afrika’dayız. Kendi devrimci geçmişinden öğrenen, yeniden ayağa kalkan tüm devrimci dostlara selam olsun!
Yoldaşlar,
Devrim, onu sevenlerin, onunla yaşamını değiştirebilenlerin, en derininde çiçekler açtırabilenlerin işidir.
Devrim, bir ömür boyunca ona bağlı olabilenlerin, ışığından şaşmayıp, yolundan sapmayanların, ısrarla, inatla, inançla yürüyenlerin işidir.
Devrim, ondan vazgeçmeyenlerin, ondan başka bir yaşamı kabul etmeyenlerin, yüreğindeki ateşi söndürmeyenlerin işidir.
Devrim, kof gürültülerin perdesine aldanmayıp, kopacak fırtına için sessizce hedefe dogru süzülenlerin, zafer düşünü gerçeğe çevirmek için ilerleyenlerin, yeri geldiğinde gık demeden düşmeyi göze alanların işidir.
Devrim, onun için yaşadığı gibi onun için ölenlerin işidir.
Devrim, Denizlerin, Seyitlerin, Sibellerin ve onları takip edebilme cüretini gösterebilenlerin işidir.
Devrim, Sinanların işidir...
Merhaba bir süre uzakta kaldık ve bu yüzden size yazmalıyım.
Yaşamda doğumdan ölene kadar sizlerin yanında olmak isterdim. Ama yaşadığımız bu kapitalist sistemi siz de biliyorsunuz, bu yaşam olumsuz. Ve ben sizlere demiştim mücadele ediyorum ve mücadeleyi sonuna kadar götüreceğim.
Sistem bizim bu bataklığın, pisliğin içinde yaşamımızı istiyordu. Ben burada sizlerden ayrılmıştım ve savaşmayı, mücadeleyi seçtim. Sizler bana kızgın ve öfkelisiniz, hiçbir baba oğlunu yanından ayırmak istemez ama biz olmazsak, bir başkası olmazsa siz güzel insanlar nasıl yaşayabilir? Yaşadığımız sistem bizleri buna zorluyor, biz de bu onurlu mücadelede Denizler gibi; devrimin birer sıra neferi oluyoruz. Ben bu yaşamda berbat bataklıkta kapitalizmin kölesi olarak yaşamaktansa, bu mücadeleci yolu seçerek sizlerle ve toplumun (insanların) yaşamını devrimden yana akıtmak istiyorum. Bu devrimcilerin görevidir.
Yoldaşlar; Partimizin ve devrimin bize öğrettiklerini uygulama vakti geldi. Leninist bir savaşçı olarak partimizin verdiği bu onurlu görevde sıra neferlerinin arasında yerimi almak beni onurlandırıyor ve heyecanlandırıyor. Çalışmalarımıza hız katacak olan bu adımda son noktaya geldik. Bu başlayacağımız gerilla savaşında halklarımızın kurtuluşu için dağda ve şehirde mücadele edeceğiz, tarihimizdeki ölümsüzleşen yoldaşlarımızın hesabını sormak için; Kürt, Türk, Arap, Çerkez, Laz, “Yaşasın halkların Mücadele Birliği” diyerek savaşımımızı sonuna kadar götüreceğiz; bu savaşı zindandaki yoldaşlarımızı özgürleştirene dek sürdüreceğiz: “Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük!”
Yoldaşlar; yeni bir sürece başlıyoruz ve bu süreç bizlere birçok avantajlar kazandıracaktır. Türkiye ve Kürdistan halklarımızın kurtuluşu, devrimimizin başarısı için bu avantajları değerlendirmeliyiz ve ben üzerime düşen görevleri Leninistçe yerine getireceğim.