Giriş
Kapitalist üretim biçimi toplumun büyük çoğunluğunu sürekli olarak daha çok proleterleştirirken, aynı zamanda kendini ortadan kaldıracak olan devrimci gücü de yaratmıştır...
Sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesi, uluslararası ticaretin gelişmesi ve kapitalizmin son aşaması olan emperyalizme dönüşmesiyle birlikte, kapitalizm tüm dünyada derinlemesine ve genişlemesine yaygınlaşmakta ve yoğunlaşmakta; bunun sonucu kapitalizm proletarya devrimleri için tamamen olgun hale gelirken; bu devrimi başaracak olan proletaryayı da kendi mekanizmalan tarafından eğitmekte, birleştirmektedir.
Toplumun, burjuvazi ve proletarya olarak iki düşman kampa bölündüğü tüm kapitalist ülkelerde, uzlaşmaz sınıf çelişkileri derinleşmekte, sınıf savaşı giderek sertleşmektedir. .
Çıkarı aynı olan tüm ülkelerdeki proletaryanın sınıf hareketi daha uluslararası bir nitelik kazanmaktadır.
Uluslararası proletarya hareketi tam bir sınıfsal dayanışma ve birlik içinde, on yıllardır süren sert ve yoğun mücadele içinde geçmektedir. Proletaryanın dünyanın tüm kapitalist ülkelerinde verdiği toplumsal kurtuluş mücadelesi giderek yaygınlaşmakta ve yükselmektedir.
Türkiye ve Kürdistan proletaryası, dünya proletarya ordusunun bir müfrezesidir. Türkiye ve Kürdistan proletaryası, tüm ülkelerin proletaryasıyla sınıfsal dayanışma ve mücadele anlayışı temelinde kendi sınıfsal kurtuluşu için mücadele vermektedir.
Türkiye ve Kürdistan proletaryasının bu mücadelesini amacına ulaştırmak için oluşturulan TKEP /LENİNİST, proletaryanın dayanması gereken devrimci sınıf partisidir. Devrimci - komünist Örgütlenmeye dayanan proletaryanın kurtuluş savaşı yoğunlaşıyor, yükseliyor.
Bu devrim PROGRAM'ı, proletaryaya komünizme ulaşma yolunu göstermektedir.
TKEP /LENİNİST, teorik ve politik çalışmalarında ve pratiğinde marksizm -leninizm'in devrimci öğretisine dayanacaktır.
TKEP /LENİNİST'in amacı sınıfları ve sınıf egemenliğini ortadan kaldırmaktır.
Amacına yalnızca devrim yoluyla ulaşacağını açıkça belirten TKEP /LENİNİST, bu mücadelede, proletaryanın hedefini saptıran, reformizme, oportünizme, revizyonizme ve tüm sapma akımlara karşı kararlı bir mücadele yürütür.
1-Kapitalizmin Gelişmesi Ve Çöküşü
Meta üretimi temelinde ortaya çıkan kapitalist üretim biçimi somut ifadesini üretim araçlarının kapitalistlerin özel mülkiyetinde olması ve ücretli işçilerin sömürülmesinde bulur. Üreticileri, proleterlere; üretim araçlarını da sermayeye dönüştüren kapitalizm, toplumun büyük çoğunluğunu sürekli olarak ücretli işçiler durumuna getirerek, kendi yıkılışını gerçekleştirecek devrimci gücü de yaratır. Modern sermaye toplumunun zeminleri üzerİnde hareket eden kapitalist devlet, burjuvazinin politik egemenlik aygıtı olarak, proletaryayı baskı altında tutar.
Üreticiyi bireysel mülkiyetinden uzaklaştıran kapitalist özel mülkiyet, kendi ekonomik yasalarının etkisiyle, kendi yadsımasına dönüşür. Üretim araçlarının ve üretimin gitgide toplumsal nitelik kazanması, bütün insanların dünya pazarları ağına sokulması, kapitalist ilişkilerin uluslararasılaşması ve kapitalizmin bir dünya sistemine dönüşmesi, kitlelerin daha fazla proleterleşmesi ve sermayenin merkezileşmesi ile iç içe gelişim gösterir. Bu gelişim içerisinde sermaye egemenliği, kendi egemenliği altında gelişen üretici güçlerin önünde ayak bağı olmaya başlar. Sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesi ile birlikte, sefalet: baskı, kölelik, soysuzlaşma, sömürü de büyük ölçüde artar; bununla birlikte, sayıları sürekli artan, kapitalist üretim sürecinin kendi mekanizmaları tarafından eğitilen, birleştirilen ve örgütlenen işçi sınıfının isyanları, devrimci ayaklanmalar genişler ve yaygınlaşır.
Emeğin toplumsallaşması ve sermayenin merkezileşmesi kapitalizmin iç çelişkileri olan toplumsal üretimde anarşi ve burjuvazi ile proletarya arasındaki uzlaşmazlığın bir üst düzeyde yeniden üretilmesi, Öne çıkması ve keskinleşmesi ile birlikte ilerler.
Üretim araçlarının merkezileşmesi ve emeğin toplumsallaşması, giderek, kapitalist toplumsal ilişkilerle çatışma yaratır. Sermaye egemenliğine son verecek bir toplumsal devrim zorunlu hale gelmiştir. Kapitalist Özel mülkiyet devrim yoluyla toplumsal mülkiyete dönüştürülecektir. .
II -Emperyalizm, Kapitalizmin Çürüme Ve Asalaklık Aşaması
Üretimin yoğunlaşması ve sermayenin merkezileşmesinin belli bir gelişim aşamasında ortaya çıkan emperyalizm, ekonomik ve toplumsal yapıda yeni ve yüksek bir düzene geçişi başlattı. Emperyalizm, kapitalizmin tüm hareket yasalarını ve çelişkilerini Öne çıkarttı. Kapitalizmin serbest rekabet ve sanayii sermayesinin egemenlik dönem, yerini tekelciliğe ve finans- kapitalin egemenliğine bıraktı. Tekeller, içinden çıktıkları serbest rekabeti ortadan kaldırmaz, onun üstünde ve yanında varolur; böylece, son derece ağır, köklü bir dizi çelişki, sürtüşme ve çatışma ortaya çıkar. .
Kapitalist gelişimin genel eşitsizliğini uç noktalara vardıran finans - kapital, paylaşılmış olan dünyanın yeniden paylaşılmasını gündeme getirir. Sömürgeleri ekonomik bağımlılık yoluyla, en güçlü emperyalist devletlerin egemenliğine alma girişimi bir dizi çatışma ve sıcak savaşa yol açtı.
Büyük ve güçlü finans - kapital devletlerinin, dünyanın yeniden paylaşılması amacıyla başlattıkları 1 Dünya Emperyalist Savaşı, kapitalizmin genel bunalımının sürekli ve kalıcı hale gelmesine yol açtı.
Emperyalizmin sermaye ihracı sonucu, kapitalizm tüm dünyada derinlemesine ve genişlemesine yaygınlaşarak; dünya, bir tarafta emperyalist, sömürücü, baskıcı, egemen devletlere ve öte yanda ezilen, sömürülen ve kölelik altındaki uluslara bölünmüştür. Emperyalizm, dünyanın büyük bir kesimini sömürüp, soyarak asalak duruma gelmiş ve tüm topluma asalaklık damgası vurmuştur.
Finans - kapital, sömürgelerden elde ettiği aşırı karların bir kısmını kendi proletaryasının üst tabakasına (aristokrat tabakaya) vererek, onları kendi toplumsal tabanı durumuna getirmiştir.
Tekelci sermayenin, politik olarak her planda gericilik eğilimi, kendini en somut olarak finans- kapital oligarşisinin devlet iktidarında bulur. Emperyalizmin gericilik eğilimi tekelci devlet kapitalizmi koşullarında, Almanya, İtalya ve daha bir çok ülkede, faşist devlet biçimlenmesini göstermiştir.
Büyük bir gelişim gösteren bilimsel teknik devrim, üretimin toplumsallaşma sürecini hızlandırmakta, tekelciliğin egemenlik koşullarında, toplumsal eşitsizlik büyümekte, kapitalizmin temel çelişkilerini daha boyutlu olarak yeniden öne çıkarmaktadır. Çürüme ve asalaklık süreci derinleşmektedir.
Kapitalist anlamda üretimin toplumsal niteliğini en üst düzeye çıkartan emperyalizm sosyalizmin maddi ön koşullarını tam anlamıyla olgunlaştırmaktadır. Emperyalizm, kapitalizmin çöküş aşaması sosyalizmin de ön belirtisidir .
Kapitalist üretimin hareket yasaları sonucu sermayenin merkezileşmesi dev boyutlara ulaşmıştır. Dev boyutlarda merkezileşen sermaye kapitalist üretimin gerçek engeli haline gelmiştir. Böylece, derin ve kalıcı bir bunalım içindeki emperyalizm, bu durumdan çıkış için baskı ve sömürü altında tuttuğu bağımlı ülkelere karşı tam ilhak politikasına yönelmiştir. Emperyalizm, tam ilhak politikasıyla, bağımlı ülkelerin ekonomisini kendine katmayı amaçlamaktadır.
Dünya işçi sınıfı, diğer emekçi sınıflar ve ezilen halklar emperyalizmin sömürüyü artırmasına, yaşamı katlanılmaz hale getirmesine, kapitalizm tarafından açlık ve sefalete sürüklenmelerine karşı “ayaklanmalar yüzyılı”nı başlattılar. Kapitalist üretimin tarihsel sınırlarına gelip dayanmasıyla birlikte “ayaklanmalar yüzyılı”nı başlatan insanlık da tarihsel gelişmenin “yeni evresi”ne girdi. Böylece bütün bir tarihsel dönemi kapsayacak ve kapitalizmden komünizme geçişi sıçramalar halinde gerçekleştirecek toplumsal devrimler çağı başladı. Eski dünya çökerken onun yıkıntıları üzerinde yeni bir dünya doğuyor.
III-Kapitalizmden Komünizme Geçiş Çağı
1917'de Rusya'da gerçekleşen Büyük Ekim Sosyalist Devrimi ve proletarya diktatörlüğÜnün kurulmasıyla birlikte, dünya çapında, kapitalizmden komünizme geçiş çağı başlamış oldu. Yeni dÜnya koşullarında emperyalistler arası çelişkilerin keskinleşmesi sömürge ve yeni sömürgelerde kitlelerin devrimci ayaklanmaları, kapitalist ülkelerdeki proleter eylemlerin hızlanması ve sosyalizmin güçlerinin önemli etkisiyle daha da yükselen ve boyutlanan dünya çapındaki devrim mücadelesi kapitalist sistemi kökünden sarstı. Burjuvazi ile mücadelesinde proletarya yeni dayanaklar elde etti.
Sovyetler Birliği'nin belirleyiciliği ile emperyalist II.Dünya Savaşı'nın sona ermesi ve faşizmin Avrupa'da yıkılması sonucu, Doğu Avrupa'da bir dizi ülkede gerçekleşen toplumsal devrimlerle, Halk Demokrasili iktidarların kurulması ve sosyalizme yönelmesiyle birlikte, sosyalizm, bir sisteme dönüştü. Sosyalist sistemin gelişimi ile birlikte, kapitalizmin genel bunalımı ve yıkıcı çelişkileri giderek daha da boyutlandı. Kapitalist dünya sistemi kesin bir yıkımla yüz yüze gelirken; burjuvazi de, tarihi inisiyatifini bir daha kazanmamak üzere yitirdi.
Sovyetler Birliği, Doğu Avrupa, Çin, Küba, Vietnam, Kore proletaryası ve ezilen halklarının sosyalizm yoluna girmesi, sömürge ve yeni sömürgelerdeki ulusal ve sınıfsal kurtuluş mücadelelerine ivme kattı. Sömürgelerdeki halk kitleleri zincirlerinden boşanarak, sömürgecilik sisteminin çökmesine yol açtı. Ekonomik bağımlılık temeline dayanan, emperyalizmin yeni sömürgecilik ilişkileri içindeki ülkelerde proletaryanın ve ezilen halk kitlelerinin devrimci mücadelesinin yaygınlaşması ile birlikte yeni sömürgecilik zinciri de parçalanıyor.
Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa'da yaşanan pratik gelişmeler gösteriyor ki, .uzunca bir dönemin tümünü kapsayan, kapitalizmden komünizme geçiş süreci boyunca eski kapitalist dünyanın sömürücü güçleri, eskiyi geri getirme girişiminden vazgeçmezler. Proletarya, geçiş için zorunlu bir ön şart olan proletarya diktatörlüğünü bu dönemin tümü boyunca sürdürmeli ve güçlendirmelidir.
Proleter devrimler çağı sürüyor. Şimdiye kadar sosyalizme geçişin çeşitli ve zengin biçimleri ortaya çıktı, başka başka ülkelerde kitleler, bunun yeni örneklerini ortaya koyacaklardır. Kapitalizmden sosyalizme geçiş, hangi biçimi alırsa alsın, bu geçiş ancak bir devrimle mümkün olabilir.
IV -Türkiye'nin Ekonomik, Toplumsal, Politik Yapısı Ve Devrimin Zorunluluğu
Emperyalizmin askeri işgaline ve feodalizmin politik egemenliğine karşı verilen ulusal kurtuluş savaşına önderlik eden burjuvazi; zaferle birlikte, iktidarı ele geçirerek, gerici burjuva cumhuriyetini gerçekleştirmiştir. İktidara gelen burjuvazi, emperyalizmin ekonomik varlığına dokunmamış ve onunla ekonomik bağımlılık temelinde ilişkiye geçerken; toprak sahiplerinin feodal toprak tekelini kapitalist ekonominin yapısına alarak, süreç içinde feodalizmi tasfiye etmiş, kendilerine de burjuva devlet egemenlik sisteminde yer vermiştir. Kırsal alanlarda küçük köylülüğün, kentlerde de zanaatkarların sürdürdüğü küçük meta üretimini büyük oranda ortadan kaldıran kapitalist üretim biçimi, süreç içinde tüm alanlarda egemen duruma gelmiştir.
Sanayii ve tarımsal üretim alanında, dağıtım ve ticaret alanında tekel kuran devlet kapitalizmi politikası ile, zayıf olan sermaye, güçlü hale getirilmiş; sermaye egemenliği altında kapitalizmin gelişimi büyük bir hız kazanmıştır.
Tarımda egemen olan sermaye, köylülüğün parçalanmasını ve ayrışmasını gerçekleştirmiş; küçük ve orta köylülüğü yıkıma uğratmış, geriye kalanlarını kapitalizme bağımlı hale getirmiş; küçük ve orta köylülüğü sermayenin politik egemenliği altına almıştır. Tarımsal alanda sürdürüle gelen küçük meta üretimi, aşılmış olan feodal üretim ilişkilerinin kalıntıları durumuna gelmiştir. Tarımda sermaye birikimi, köylü nüfusu sürekli olarak mülksüzleştirerek tarım alanında sayıları her geçen gün artan tarım proletaryasının oluşmasını getirmiştir. Sanayii işçilerinden daha düşük ücret alan tarım işçilerinin sömürülmesi, tarımda sermaye birikiminin ön koşuludur.
Kentlerde küçük zanaatkarları mülksüzleştiren sermaye; kalanları da, kendi ekonomik ve politik baskısı ile yüz yüze bırakmıştır. Kentlerde yaşayan tüm özel küçük mülk sahipleri, sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesi ile birlikte mülksüzleşmekte, proletaryanın ve işsizlerin sayısı orta sınıf1ardan yeni gelenlerle daha da büyümektedir. Kentli nüfusun sayı olarak önemli bir kesimini oluşturan doktor, mimar, mühendis, teknisyen ve tüm teknik elemanlar da sermaye egemenliğine bağımlı hale getirilirken; ücretli olarak çalışanlar da proletaryaya ya. kınlaştırılarak, kurtuluşları proletaryanın kurtuluşuna bağlanmıştır.
Çocuk ve kadın emeğinin toplumsal üretim alanına çekilmesi ile sayıları sürekli olarak büyüyen işçi sınıfının sömürülmesine dayanan sermaye, giderek daha da güçlenmiş ve merkezileşmiştir.
Sanayi, ticaret ve tarımsal alanda yoğunlaşan ve merkezileşen sermaye, gelişiminin belli bir noktasında tekele dönüştü. Emperyalizme bağımlılık ve işbirlikçilik temelinde gelişen tekelci sermaye, süreç içinde ekonominin tüm alanlarını kendi egemenliği altına aldı. Önemli bir ekonomik potansiyele sahip büyük bir işçi kitlesini barındıran ve sömüren, büyük ve orta sermaye, tamamen tekelci sermayeye bağımlı hale geldi. Kent ve kırlardaki küçük mülk sahipleri, tekelci sermayenin ekonomik egemenliği altında sürekli yok oluşa doğru gidiyorlar. İşçi sınıfının sömürülmesi ve baskı altında tutulması, tekelcilik al, tında daha yoğunlaşmış ve artmıştır. Ekonomik ve politik gücü ellerinde tutan tekeller, daha da güçlenmiş ve gelişmiştir.
Ortalama karla yetinmeyip, en yüksek kar peşinde koşan tekelci sermaye, Kürt ulusu ve ulusal topluluk halklarını sömürerek büyük soygunlarla elde ettiği gelirin bir kısmını bürokrasiye; eğitim, kültür, bilim alanındaki yüksek kesime ve işçi aristokratları durumundaki sendikacılara vererek, kapitalist topluma asalaklık damgasını vurmuş ve onları kendi toplumsal tabanı durumuna getirmiştir.
Türkiye'de kapitalizmin derinleşme ve yaygınlaşmasını hızlandıran uluslararası finans - kapital güçleri, kapitalizmin gelişimine bağlı olarak ekonomik egemenliklerini sağlamlaştırmışlardır. Türkiye'yi ekonomik olarak kendilerine bağımlı hale getiren uluslararası finans - kapital oligarşisi, Türkiye'nin politik yapısı, üzerinde de tam bir egemenlik kurmuştur. İşçi sınıfını, köylüleri ve tüm halkları sömüren ve baskı altında tutan emperyalizmle halklar arasındaki çelişki iyice keskinleşmiştir., Türk burjuvazisinin, işçi sınıfını baskı altında tutmasını sağlayan TC devleti, başından beri gerici ve şoven karakterde olmuştur. Burjuva devlet iktidarı, geçmişten gelme ne kadar gericilik varsa, tümünü kendi yapısına almıştır. Burjuva iktidar, gerici burjuva diktatörlüğü olarak doğmuş ve sürdürülmüştür.
Osmanlı despotizmi ve militarizmine dayanan TC devleti, işçi sınıfının Kürt halkının, ilerici güçlerin ve tüm emekçilerin eylemlerini, ayaklanmalarını ezme ve soykırıma uğratma girişimleriyle biçimlenmiştir.
Ekonomik gücü eline geçiren tekelci sermaye buna bağlı olarak, devlet iktidarını da denetimine ve yönetimine alarak kendi gerici eğilimini, devletin varolan gerici yapısı ile birleştirmiş; devletin gerici - şoven karakterini pekiştirmiş ve güçlendirmiştir. Tekelci devlet kapitalizmi koşullarında gerçekleştirilen 12 Mart Askeri Faşist Diktatörlüğü ile devlet faşist bir biçim almıştır. 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü ile de devletin faşist yapısı, kurumlaştırılmış ve güçlendirilmiştir. İşçi sınıfı, Kürt ulusu, ulusal topluluklar ve tüm halk kitleleri üzerinde, sermaye sınıfının baskı, işkence, soruşturma, tutuklama ve kitle kırımlan, faşist devletin kurumlaşmış değişmeyen politikası olmuştur.
Kapitalizmin dengesiz gelişimi sonucu, kırsal bölgeler ile kentler arasındaki uçurum iyice büyümüş; köylü entelektüel gelişmeden yoksun olurken, kentli insan da fiziki gelişmeden yoksun kalmış ve artan çevre kirliliği ile insan yaşamı sürekli bozulmuştur.
Kürt ulusunun ve tüm ulusal topluluk halklarının baskı altında tutulması, ezilmesi, sömürülmesi, köleleştirilmesi, ulusal sorunun varlığı, kapitalizmin çelişkilerini keskinleştirmiştir. Sermayenin merkezileşmesi ve güçlenmesi temelinde hızlandırılan makinalaşma ve otomasyon, var olan makinaların yetkinliklerinin arttırılması, bilimsel teknik gelişmelerin tarıma uygulanması ile tarımda sağlanan iş gücü tasarrufu sonucu işten çıkartılmalar kesintisiz hale getirilmiş, işsizlik kitlesel ve ileri boyutlara ulaşmıştır.
Türkiye dışındaki çeşitli kapitalist ülkelerde çalışmak zorunda kalan Türkiye ve Kürdistanlı işçiler, bulundukları ülkelerde, kapitalist sınıf ve burjuva devlet tarafından eziliyor ve sömürülüyorlar.
Sermayenin yoğunlaşması ve merkezileşmesi, ekonomik yapının emperyalizme .bağımlılık ilişkileri içinde kapitalist dünya sistemiyle daha da bütünleşmesi; işçi sınıfının sefaleti, sömürülmesi, baskı altına alınması, ezilmesi, köleleştirilmesi, yarınından emin olmama ve toplumsal eşitsizliğin sürekli büyümesiyle birlikte gelişmektedir.
Üretimin toplumsal niteliği ile üretim araçlarının özet mülkiyeti arasındaki uzlaşmaz çelişkinin keskirınleşmesi, toplumsal çelişkilerle iç içe geçmesi ile tekelci kapitalist düzen kendini yıkıcı çelişkilerle zincirlemiştir.
Tüm bu gelişmeler, proletaryanın hegemonyasında, tekelci sermayenin politik egemenliğine, ulusal baskıya ve emperyalizme bağımlılığa son verecek; tekelci ve büyük kapitalist mülkiyeti ortadan kaldıracak, giderek, tüm özel mülkiyeti ortadan kaldıracak olan toplumsal bir devrimi zorunlu duruma getirmiştir.
Bu devrimi başarmakla görevli olan proletarya, uzun bir geçmişi olan ekonomik mücadele içerisinde birleşmiş, eğitilmiş ve örgütlü duruma gelmiştir. Sınıf mücadelesinin çeşitli aşamalarından geçen proletaryanın sınıfsal kurtuluş bilinci keskinleşmiş, savaş kapasitesi pekişmiştir.
Sınıf savaşının en çetin dönemeçlerinden geçerek sürekli olgunlaşan proletaryanın önderliğindeki toplumsal devrimin zaferi ve aynı şekilde sermaye egemenliğinin yenilgisi kaçınılmazdır.
Ulusal Sorun
Kuzey Kürdistan'ı ilhak ve işgal ederek Kürt ulusuna terör ve soykırım uygulayan Türk burjuvazisi; Kürdistan'ın politik ilhakını ekonomik temele oturtarak, Kürt ulusunu tam anlamıyla, sömürülen, ezilen, egemenlik altında ve köleleştirilmiş bir ulus durumuna getirmiştir
Kapitalizmin Kürdistan'da gelişimi ile birlikte, Kürt burjuva sınıfı, Türk burjuvazisiyle bütünleşmiş ve ulusal hareketin tamamen dışına düşmüştür. Kapitalizmin Kürdistan'da gelişimi ve egemen olması ile birlikte, Kürt halkı, Türk halkıyla aynı pazar ilişkileri içine sokulmuş; bu ekonomik temele dayanma Kürt ve Türk proleterlerinin kaynaşmasına yol açmıştır.
Aynı kapitalist temelde tek bir burjuva sınıf tarafından sömürülme, aynı ve tek devlet tarafından ezilme; ayrı ayrı gelişen Kürdistan ve Türkiye devrim sürecini zamanla tek bir devrim sürecine dönüştürmüştür. Ulusal kurtuluş. mücadelesi toplumsal devrim mücadelesinin kopmaz bir parçası haline gelmiştir.
Aynı devrim süreci ve devrim dinamizmine dayanma Kürt proletaryasının, Türk ve farklı uluslardan gelme proleterlerle birlikte aynı devrİmci sınıf partisinde örgütlenmesini ve ortak mücadelesinin maddi temelini oluşturmaktadır. .
Ulusal ve sınıfsal kurtuluş mücadelesine sınıfsal konumu gereği yalnızca Kürdistan proletaryası önderlik edebilir.
Arap, Laz, Çerkez ve diğer ulusal topluluklar aynı kapitalist ekonomik ilişkiler içinde şoven Türk burjuvazisi tarafından sömürülüyor ve ulusal baskı altında tutuluyorlar. Ulusal baskı altındaki tüm ulusal topluluk halklarının ulusal hakları için mücadeleleri, toplumsal devrimin bir parçası durumundadır. .
Bu maddi koşullar tüm ulusal topluluk proleterlerini, Kürt ve Türk proletaryası ile aynı sınıfsal örgütlerde birleşmeye götürüyor.
Tüm ulus ve halklardan proleterlerin önderliğindeki toplumsal devrİm, sermaye egemenliğine son verecek; ulusal baskıyı, her türlü ulusal eşitsizlik ve çelişkiyi ortadan kaldıracaktır.
V-Uzak Amacımız: Sınıfların Ve Sınıf Egemenliğinin Ortadan Kalktığı Komünist Topluma Varmaktır
Devrim yoluyla politik iktidarı ele geçiren proletarya, iktidar aracılığıyla, burjuvazinin elindeki tüm üretim araçlarının özel mülkiyetini kaldırır ve bunları kamu mülkiyetine dönüştürür. Toplumsal nitelik kazanmış üretim araçlarının bu nitelik1eri, kamu mülkiyeti altında, sonuna kadar özgürce gelişim gösterir. Burada, kapitalizmden komünizme geçişte iktidar, proletaryanın devrimci diktatörlüğü olacaktır. Uzunca bir dönemin tümünü kapsaya:ak olan bu geçiş evresinde, sınıflar mücadelesi yeni biçimler alarak devam edeceğinden, proletarya diK sürecin tümü boyunca temel önemini korur.
Kapitalist üretim biçiminin kendisine özgü olan rekabet, toplumsal üretimde anarşi ve üretimin gelişimi önündeki diğer engeller, toplumsallaştırılmış üretim araçlarının kolektif mülkiyetine dayanan komünist toplumda ortadan kalkar; bunun yerini planlı, toplumsallaştırılmış üretim alır. Kafa emeği ile kol emeği arasındaki karşıtlık, cinsiyetler arasındaki toplumsal eşitsizlik kaybolur.
Toplumsallaştırılmış üretim araçları ile, toplumun her üyesinin maddi bakımdan tümüyle yeterli ve devamlı zenginleşen bir yaşamı güvence altına alması; herkesin fiziki ve entelektüel olarak yeteneklerini özgürce geliştirmesi olanaklı olur.
Özel mülkiyetin kaldırılması, sınıfların yok olması ve insanın insan tarafından sömürülmesine son verilmesi ile tüm sınıf uzlaşmazlıkları ve sınıf devleti de yok olur.
Bütünsel bir toplum olan komünist toplum, ekonomik, ahlaki ve Entelektüel olarak içinden çıkıp geldiği eski toplumun izlerini üzerinde taşıyan sosyalizm evre sinden geçer. Komünist toplumun bu alt evresinde, yenilen ancak tamamen ortadan kaldırılamayan eski toplumun kalıntı halindeki ilişkilerine karşı mücadele yeni biçim altında kesintisiz olarak sürer. Sosyalist evre de komünizmin maddi ve teknik temelleri hazırlanır; komünizm ilk defa kendi öz toplumsal temeline kavuşur. Komünist toplumun üst evresinde, toplumsal üretici güçler büyük bir gelişme gösterir, toplumsal üretim herkesin gereksinmesini karşılayacak kadar yeterli hale gelir; çalışma yalnızca bir yaşam aracı iken yaşamının başlıca gereksinmesi durumuna gelir. İnsanlar çok yönlü olarak gelişim gösterir ve özgür olurlar.
Bütün ülkelerin, dünya ticareti ve dünya pazarı içinde bulunması, tüm ülkelerin emekçilerinin çıkarlarının aynı olmasını getirmiş; bu anlamda proletaryanın kurtuluşu toplumsal bir görev olarak, tüm ülkelerin işçilerinin katılacakları bir mücadeleyi gerektiriyor.
Proletarya enternasyonalizmi ilkesini temel alan TKEP /LENİNİST, kendini uluslararası devrimci proletarya hareketinin bir müfrezesi olarak görür, uluslararası proletarya hareketi ile en sıkı dayanışma ve birlik içinde bulunur; ezilen halkların emperyalizme karşı mücadelesini destekler.
VI-Demokratik Halk Devrimi
TKEP /LENİNİST, sınıfları ve sınıf karşıtlıklarını . kaldırmak amacına ulaşmak için; öncelikle, Demokratik Halk Devrimi'nin zaferi ile birlikte Demokratik Halk İktidarı'nı gerçekleştirmeyi, bu iktidarı proletarya diktatörlüğüne dönüştürerek sosyalizme varmayı öngörür.
Devrimin ve iktidarın temel, öncü gücü, tek gerçek devrimci sınıf olan proletaryadır. Proletarya, sınıfsal konumu gereğİ toplumsal devrimi sonuna kadar tutarlı olarak götürecek tek sınıftır. Bununla birlikte, proletarya, tüm ezilenleri kurtarmadan kendisini kurtaramaz. Türkiye'de toplumun büyük çoğunluğu ücretli duruma gelmediğİ için, proletarya, iktidar mücadelesinde ittifak politikası izler.
Proletaryanın ittifaka girmeyi öngördüğü emekçi kitleler:
Tarım Proletaryası: Kırsal kesimde giderek büyüyen önemli bir potansiyel durumuna gelmektedir. Tarım burjuvaları tarafından sömürülen, ezilen tarım proletaryası; devrim, iktidar ve sosyalizm mücadelesinde kent sanayii proletaryasının doğal ve temel ittifak gücüdür.
Kafa Emekçileri, Teknik Elemanlar: Bunların üst kesimi, sermaye egemenliğine sıkı sıkıya bağlı durumdayken, alt kesimleri, daha çok ücretli kafa emekçisi durumundadır. Bu alt kesimler, sermaye iktidarı tarafından baskı altında tutuluyor ve sömürülüyorlar. Bunların büyük bir bölümü toplumsal devrimin ilk adımına katılır, kazanılabilecek olanların önemli bir bölümü de sosyalizm altında proletaryaya kültür, bilim, sanat, ekonomik ve teknik alanlarda yardım ederler. Parti bunları devrime kazanmak için ittifak politikası izler.
İşsizler Ordusu: Sayıları kitlesel olarak sürekli artmaktadır. Türkiye'de işsizlik geçici, anlık bir durum değil, süreklilik kazanan ve tekelci kapitalist düzenin çözemeyeceği bir düzeydedir. İş bulabilenler kendilerini şanslı saymakla birlikte, esas çoğunluğu aç ve yoksul bir yaşama mahkum edilmişlerdir. Bunların bir kısmı daha önce işçi olduğu için ve bir kısmı da yarın işçi olacağı için proletarya durumundadırlar. Ancak, üretimden koparılmış olmanın vermiş olduğu tutarsızlık ve zayıflık içindedirler.
Devrimci bir potansiyel taşıdıkları için, Parti, bunları devrime kazanmak için uğraş gösterir.
Küçük Ve Yoksul Köylülük: Büyük bir bölümü mülksüz ve yarı proleter durumda olan emekçi köylülüğün bir bölümü de ancak kendine yetecek kadar bir toprağa sahiptir. Yoksul köylülük, mülksüzlük ve işsizlik içİnde, iş bulabildiği zaman da karın tokluğuna çalışabilen son derece sefalet içinde bir yaşam sürdürmektedir. Yoksul köylüler, tarım proletaryasından sonra, kent sanayii proletaryasının en yakın ittifak gücüdür. Küçük mülk sahibi köylülük ise, makinalaşma, sermayenin merkezileşmesi, bankaların faizleri ve ipotekleri ile her geçen gün mülksüzleşmekte ve yoksulluğa itilerek proleterleşmektedir. Bunların geleceği proletaryanın kurtuluşuna bağlıdır.
Küçük köylülük, proletaryanın kırsal kesimdeki ittifak gücüdür.
Proletarya, orta köylülüğü devrim de tarafsızlaştırma politikası izler.
Zanaatkarlar, Esnaflar, Kent Küçük Burjuvaları:
Kentli nüfusun sayıca önemli bir kesimini oluşturan küçük burjuvalar, esnaflar, bayilik yapanlar, doktorlar, mimar - mühendisler, küçük atölye çalıştıranlar vb. değişik grupları içerirler. Zanaatkarların ve küçük burjuvaların çok küçük bir bölümü burjuvalaşırken, büyük bir bölümü ise, kapitalizm iktidarı altında sürekli olarak mülksüzleşmekte, ya proleterler ya da işsizler kitlesi içinde kendini bulmaktadır. Zanaatkarlar ve kent küçük burjuvaları, proletaryanın bu devrimdeki ittifak gücüdürler.
Proletaryanın ittifak güçleri olan küçük köylülük ve zanaatkarlar, üretimin geri biçimlerine bağlı oldukları için, burjuva sınıf karşısında geri ve tutarsız bir tutum gösterirler. Kent küçük burjuvaları da özel mülk sahibi olarak kaldıkları sürece, bir burjuva gibi davranır ve onlara katılmayı umarlar; ancak, proleterleştikçe, proletaryanın saflarında mücadele ederler ve bu yönleriyle devrimcidirler. Tüm küçük burjuvalar, burjuvazi ile proletarya; proletaryanın toplumsal devrimi ile, karşı-devrimci güçler arasında yalpalarlar: güçlüden ve kazanandan yana tavır koymakla birlikte önümüzdeki toplumsal devrimin kopmaz bir parçası durumuna gelmektedirler.
Parti, küçük köylülük ve kent küçük burjuvalarının bu durumlarını ittifak politikalarında göz önünde bulunduracaktır.
Demokratik Halk İktidarı
İşçi sınıfı emekçi halk kitleleriyle ittifak içerisinde devrimin zafere ulaşmasıyla politik iktidarı ele geçirir. Silahlanmış emekçi halkın iktidarı olan Demokratik Halk İktidarı, Halk Demokrasisi'ni gerçekleştirerek özgür bir ortam sağlar. Zora dayanan devrimle kurulan devrimci iktidar, devrimci yöntemlerle çalışır. ' İşçi sınıfı, devrimi kesintiye uğratmadan, Demokratik Halk İktidarı'nı proletarya diktatörlüğüne dönüştürerek, sosyalizmi kurmaya girişir. Demokratik Halk İktidarı, proletarya diktatörlüğüne dönüşme evresinde sınıfsal değişikliğe uğrar ve işçi sınıfının sınıfsal egemenliğini gerçekleştirir.
İşçi sınıfının kurtuluşu için savaşan TKEP/LENİNİST, işçi sınıfını kurtuluşuna yaklaştıracak şu istemler ve önlemlerin yerine getirilmesinde kendini görevli sayar.
A) Politik Alanda
1- Faşist devletin yıkılması; ordunun, polisin, mahkemelerin, bürokrasi organlarının, parlamentonun, yerel devlet organlarının parçalanması; tüm iktidarın halk temsilcilerine devri.
2 - Halk Demokrasisi'nin gerçekleşmesi; yasa yapma, vb. yetkilerin Halk Temsilcileri Meclisi'nde olması; tüm temsilcilerin seçimle gelmesi; seçmenlerin temsilcilerini geri çağırma hakkının sağlanması.
3 - İnsan hak ve özgürlüklerini temel alan yeni bir anayasanın hazırlanarak halkların onayına sunulması.
4 - Her memurun, çalışmaları sırasında her kişi karşısında, üyeleri halk tarafından seçilmiş mahkemeler önünde yasa ile sorumlu tutulması; hiç bir memurun ücretinin, uzman bir işçinin ortalama ücretinden fazla olmaması.
5 - Devrimin kazanımlarını koruyacak ve savunacak halk ordusunun ve silahlı halk milislerinin oluşturulması .
6 - Her kişi için söz, düşünce, yayın çıkarma, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü.
7 - Tüm politik tutsaklara özgürlük; bir insanlık suçu olan işkencenin yasaklanması; işkencecilerin ve halka kurşun sıkan halk düşmanlarının cezalandırılması; idam cezasının kaldırılması.
8 - Sıkıyönetim yasası, sokağa çıkma yasağı, savaş hali yasası, olağanüstü hal yasası, polis yetki yasası, terörle mücadele yasası vb. iptal edilmesi.
9- NATO'dan çıkılması, Türkiye ve Kürdistan topraklarındaki tüm emperyalist askeri üs ve tesislerin sökülüp atılması, emperyalist devletlerle ve bölgedeki gerici kapitalist devletlerle yapılan tüm ikili ya da çok yan1ı askeri ve politik anlaşmaların iptal edilmesi.
10- Türk ordusunun işgal ettiği Kürdistan, Hatay ve Kıbrıs'tan çekilmesi.
B) Sanayii, Kredi, Ticaret, Ulaşım Alanında
1- Sermayenin elindeki tüm sanayii işletmelerinin ve madenlerin; emperyalistlerin elindeki tüm işletmelerin ve madenlerin zor alımı yoluyla kamulaştırılması.
2 - Sanayii işletmelerinin yönetiminin işyeri konseylerinde olması; sanayinin bilim ve teknik gelişmenin sonuçlarına dayanılarak geliştirilmesi; halkın temel gereksinmelerini karşılaması ve ekonominin gelişmesine hizmet etmesi.
3 - Tüm özel bankaların, emperyalistlere ait bankaların ve tüm özel finans kuruluşlarının zor alımı yoluyla kamulaştırılması; tüm kredi işlemlerinin tek bir devlet bankasında merkezileşmesi.
4- Zanaatkarların, esnafların ve küçük mülk sahiplerinin bankalara olan borçlarının silinmesi; kooperatifleşmeleri için ikna ve teşvik edilmesi, kredi ile desteklenmesi.
5 - Özel büyük toptancılığın kaldırılması: büyük tüccarların mülksüzleştirilmesi; iç ticaretin kooperatifler aracılığıyla yapılması; dış ticaretin devlet tarafından örgütlenmesi.
6 - Dolaylı vergilerin kaldırılması; gelir durumuna göre değişen, artan oranlı verginin konması.
7 - Özel sermayenin elindeki tüm kara, hava ve deniz ulaşım filolarının zor alımı yoluyla kamulaştırılması; tüm kitlesel ulaşımın halk demokrasili devlet tarafından sürdürülmesi.
8 - Devletin emperyalist ülkelere olan borçlarının ödenmemesi.
C) Tarım Alanında
1- Tüm özel büyük toprak mülkiyetinin üzerindeki üretim araçları ile birlikte zor alımı yoluyla kamulaştırılması; tarım işçileri konseylerinin yönetimine devredilmesi; bazı alanlarda kamulaştırılan toprakların yoksul köylü komitelerinin yönetimine devredilmesi; tüm toprakların ulusallaştırılması; kent ve kır topraklarının alım - satımının yasaklanması.
2 - Tarıma dayalı tüm özel büyük besicilik ve çiftlik işletmeciliğinin zor alımı yoluyla kamulaştırılması; işçi konseylerinin yönetimine devredilmesi.
3 - Sermaye sınıfı tarafından sömürülen tüm küçük köylülerin ve yoksul köylülerin tüccara - tefeciye olan borçlarının ödenmemesi; bankalara olan borçlarının silinmesi.
4- Tarımda kolektif üretimin yaygınlaşması amacıyla, köylülerin kooperatifleşmeleri için ikna ve teşvik edilmesi; kooperatiflerin kredi, makinalaşma, teknik, ilaçlama, sulama vb. biçiminde desteklenmesi; kolektif devlet çiftliklerinin etki alanlarının genişletilmesi.
5 - Tarımda bilimsel- teknik gelişmenin ürünlerine dayalı, bilimsel yöntemli, bilinçli üretimin yapılması; emek verimliliğini arttırıcı teknik araçların kullanımının yaygınlaştırılması; kapitalist tarımın yokettiği toprakların tarıma yeniden kazandırılması; tarımsal gelişmeyi teşvik edici sanayii ve tarım - sanayii işletmelerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması.
Ç) Ulusal Sorun
1- Kürt ulusu, bağımsız devlet kurma da içinde, kendi geleceğini kendisi belirleme hakkına sahiptir.
2 - Tüm ulusal topluluklar, kendi geleceklerini kendileri belirleme hakkına sahiplerdir. .
3 - Tüm ulusların ve ulusal toplulukların tam hak eşitliğinin sağlanması; resmi dil zorunluluğunun kaldırılması; şoven, ırkçı ve ulusal baskının tüm ideolojik biçimlerine karşı mücadele.
D) Toplumsal Alanda
a- İşçilerin Korunması,
1- 14 yaşından küçük çocuk emeğinin yasaklanması; işgününün yedi saat, beş günlük haftalık çalışmanın 35 saat olması; sağlığa zararlı ve ağır işlerde çalışmanın altı saate indirilmesi.
2 - Hangi gerekçeyle olursa olsun, işçi ücretlerinde kesinti yapılmasının yasaklanması.
3 - İşçi sınıfının sendikalarda örgütlenmesi, sendikaların ekonominin yönetimine katılması; sendikalaşma özgürlüğünün sağlanması.
4 - İşçi sigortalarının sendikalar aracılığıyla işçilerin yönetiminde olması.
5 - Çeşitli kapitalist ülkelerde çalışan Türkiye ve Kürdistanlı işçilerin emeğinin korunması için mücadele.
6- Sağlık hizmetlerinin yeniden düzenlenerek, tüm kitleleri kapsayacak biçimde genişletilmesi koruyucu sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması. Tüm özel sağlık hizmetlerinin kamulaştırılması; sağlık hizmetlerinin parasız olması.
b- Kadınların Korunması
1- Kadın işçiler kadın sağlığına aykırı işlerde çalıştırılamaz;
2- hamile kadınların, doğumdan önce ve sonra olmak üzere dörder ay ücretli izinli sayılması, istediği kadar ücretsiz izin alması;
3- analığın doğal bir hak ve toplumsal bir hizmet olarak kabul edilmesi;
4- çocuklar için 24 saat kreş, yuva ve oyun parklarının yaygınlaştırılması;
5- kadınların her türlü toplumsal eşitsizliğinin ortadan kaldırılması ve erkeklerle yaşamın tüm alanlarında gerçek eşitliğin sağlanması, örgütlenme hakkının korunması;
6- kadınları köleleştirici tüm ideolojilere karşı mücadele...
E) Haberleşme, Kültür, Konut Alanında
1- Özel televizyon ve diğer özel kitle haberleşme araç ve kuruluşların zor alımı yoluyla kamulaştırılması.
2 - Özel sermayenin elindeki kağıt işletmeleri, kağıt stokları, basım - yayın - dağıtım evlerinin, özel basının kamulaştırılması; emekçi kitlelerin kendi kültürlerini geliştirme olanağının sağlanması.
3 - Tüm özel okul, dersane, kültür vakıflarının kamulaştırılması; temel eğitimin parasız ve zorunlu hale getirilmesi; eğitimin şoven, ırkçı, gerici, dini, faşist vb. burjuva ideolojisinin tüm etkisinden arındırılması; proleter sosyalist temellerde yeniden düzenlenmesi.
4 - Okulların askerin, polisin ve hükümetin etkisinden arındırılması; üniversitelerin demokratik ve özerk yapıya kavuşturulması.
5 - Özel spor kulüp ve tesislerinin kapatılması, kitle sporunun yaygınlaştırılması.
6- Büyük sermaye yapı şirketlerinin, özel sermayeli otel, motel, dinlenme tesislerinin, emlakçılık şirketlerinin, özel mimar, mühendislik ve tüm özel teknik büroların kamulaştırılması; işçilerin ve diğer emekçilerin sağlığa uygun konutlara yerleştirilmesi ve temiz bir çevrede dinlenme olanaklarına kavuşturulması; kiraların, kiracıların gelir durumuna göre düzenlenmesi ve düşük tutulması.
7 - Sanayii ve nükleer sanayiinin doğayı ve toplumsal yaşamı tehdit etmesinin önlenmesi, temiz ve korunmuş bir doğa için gerekli önlemlerin alınması.
İşçi sınıfının kurtuluşu için savaşan TKEP /LENİNİST, tüm ezilen ve sömürülenleri, kendilerini kurtaracak olan işçi sınıfının öncülüğünde devrimci saflarda birleşmeye; bu programda belirtilen İSTEMLER ve ÖNLEMLER'i yerine getirmek için mücadele etmeye çağırır.