TKEP/LENİNİST’in II. Kongresi, Türkiye ve Kürdistan’da uzun yıllardır süren iç savaşın yoğunluk ve yaygınlık kazandığı, dinci biçime bürünen faşizmin bu iç savaşı kazanmak için burjuva yasaları da bir kenara atarak, en vahşi yöntemleri kullandığı, faşist devlet güçlerine ek olarak, sivil faşist milisleri örgütlediği ve devrimin toplumsal güçleri üzerine devlet güçleriyle birlikte saldığı; buna karşılık işçi sınıfı ve diğer emekçi güçlerin, Kürt halkının, ezilen ulusal toplulukların, sokakları kararlılıkla doldurdukları ve yeni bir ayaklanma için güç biriktirdikleri bir zamanda başarıyla toplandı ve sonuçlandı.
Olguları ve süreçleri derinlikli kavrayıştan yoksun, sorunun temeline kadar inemeyen, her şeyi yalnızca dış yönüyle ele almaya alışkın olan birçok çevre, dünyadaki durum deyince, emperyalist kapitalist devletler arasındaki çatışmayı anlıyor. Düne kadar, ABD emperyalizmi, Avrupa'daki emperyalist güçlerle bağımlı kapitalist güçlerin arasında çatışmalara, savaşlara sık sık yer verenler bugün Çin ve Rusya’yla olan çelişki ve gerilimi eklediler. Fakat bakış açıları değişmedi. Yaptıkları şey, nesnel durum hakkında fikir oluşturmak değil, durumu, görünen yönüyle aktarmakla sınırlıdır. Bu yazılarda emperyalizm hakkında bolca laf bulunur, fakat gerçek durumu ortaya koyan bir fikir bulamazsınız.
Devamını oku: Emperyalist Kapitalist Sistem Rusya ve Çin’in Bugünkü Durumu
ABD Başkanı ve onun Ortadoğu’daki sadık köpeği Netanyahu, nihayet ağızlarındaki baklayı çıkarıp “Yüzyılın Anlaşması” dedikleri planı açıkladılar.
Sürpriz yok, her şey onlardan bekleneceği gibi oldu: Adını “Yüzyılın Anlaşması” dedikleri şey aslında Filistin halkının özgürlük savaşının, kurtuluş davasının, Filistin Halkının bizzat kendisinin tasfiyesi planıdır.
Halkların ve emekçi sınıfların devrimci dönüşüm isteğinin nasıl bir hız kazandığı konusu üzerinde durmaya gerek yok. Her şey gözler önünde. Şu kadarını söylemek yeterli olmalı: Kapitalizme, emperyalizme, faşizme ve her türlü gericiliğe karşı ayaklanma ve isyanlar tüm kıtaları sarmış durumda. Son bir kaç ay, bu gelişmenin hızının tavan yaptığı aylar oldu.
Tüm ayaklanma ve isyanlarda gençlik son derece etkin bir rol oynuyor. Irak, İran ve Lübnan, yanı başımızdaki örnekler olarak, gençliğin ayaklanma ve isyanlarda nasıl etkin bir rol oynadıklarının somut, gözle görülebilir, elle tutulabilir örnekleri oldular. İsyan-ayaklanma-devrim fırtınası etki ve hızından bir şey kaybetmeden devam ediyor.
11 ay önce Heval Ceren'in karargaha gelmesiyle başlamıştı macera/serüven. Bir isteme töreni gibiydi gelişi karargaha. Serakaniye savunması için bir hazırlık çalışması üzerinde çalışıyordu Cereno. (Bu çalışma daha sonra Enternasyonal Tabur bünyesine alınacaktı.) Benim de bu çalışmada yer almamı istiyordu Hevala min. Faşist devletin savaş çığırtkanlığına karşı intişara çıkmıştı tüm Rojava. Kıt kanaat imkanlarıyla seferber olmuş Rojava için atan yüreklerdik hepimiz. Öncümüz Ceren olmuştu, taburun eski komutanlarındandı sonuçta.
Yaklaşık iki ay önce başlayan Irak halk ayaklanması, giderek bir devrime dönüşmüştü ve daha şimdiden, iktidarın Halk sınıfları tarafından fethi gerçekleşmemiş olsa da, bir devrimin tüm sonuçlarını ortaya çıkarmış durumda. Tıpkı Çar’ı deviremeyen 1905 Rus devrimi gibi.
1905 Rus devrimi çok farklı koşullarda ortaya çıkmış ve iki yıl sürmüştü. Irak devrimi henüz ikinci ayında ve daha şimdiden burjuva toplum yapısını alt üst ederek bütün toplumsal ilişkileri kökten değiştirecek etki ve sonuçlara yol açmıştır.
Bolivya Çokuluslu Devletinin demokratik-halkçı hükümeti faşist darbe ile devrildi. Başkan Morales faşist darbe tarafından istifaya ve sürgüne zorlandı.
Darbe hükümetinin meşruiyetini reddediyoruz. Bolivya’nın demokratik güçleriyle dayanışma içindeyiz, Bolivya işçilerine ve yerli halklarına tam destek sunuyoruz. Tüm dünyadaki devrimci demokratik güçleri faşist darbeye karşı çıkmaya ve mücadele etmeye çağırıyoruz.