FİLİSTİN HALKININ KURTULUŞU UZLAŞMAYLA DEĞİL DEVRİMLE GERÇEKLEŞECEK
ABD’nin sınırsız desteğini arkasına alan siyonist İsrail devleti, Batı Şeria’nın üçte birini ilhak edeceğini açıkladı. İsrail, bu planıyla Filistin yönetimiyle yaptığı tüm anlaşmaları geçersiz ilan etmiş oldu.
Siyonist İsrail devletinin emperyalist ABD ile birlikte Filistin halkına karşı geliştirdiği bu yeni ilhak planlarına karşı Mahmud Abbas, “ABD ve İsrail’le yapılan anlaşmalara bundan böyle bağlı kalmayacaklarını” açıkladı. Devrimci Filistin halkını bu güne kadar uzlaşmacı politikalarla oyalayan Mahmud Abbas ve ekibinin başka yolu kalmamıştı.
Türkiye ve Kürdistan İşçi Sınıfına, Ezilen Halklarına!
Tekelci kapitalist sömürü sistemi sizleri her gün bir acıdan bir acıya sürüklüyor. Her gün sevdiklerinizden acımasızca ayırıyor. Bu sömürü sistemi sizleri hergün biraz daha açlık ve sefalet çukuruna yuvarlıyor. Sizi, kendi yaşamınıza bizzat kendinizin son vereceği noktaya, aç ve işsiz bırakarak, yoksulluk ve sefalete sürükleyerek, çocuğunuza bir ekmek götüremeyecek bir noktaya düşürerek sürüklüyor.
Devamını oku: 1 Mayıs'ta Her Şey Birleşik Devrimin Zaferi İçin
Türkiye ve Kürdistan Devrimci Öncü İşçilerine ve Devrimci Gençlerine
Covid-19’la birlikte Türkiye’nin dinci faşist iktidarı ve dayandığı faşist devlet, başta sağlık sistemi olmak üzere, tüm kurumlarıyla, bir dağınıklık, keşmekeş, ne yapacağını bilememe hali içine girmiş; kaos ve çaresizlik tüm karar ve politikalarının çizgisi haline gelmiştir. Acz içinde ne yapacaklarını bilmiyorlar.
Fabrikalar, işletmeler birbiri ardına kapanıyor, üretim durmuş; stokları artan, malları ellerinde kalan kapitalistlerin büyük kısmı, durumu fırsat bilerek işçileri tazminatsız işten atar ya da ücretsiz izne çıkarırken, işleri halen yolunda giden kapitalistler, salgın hastalığa aldırmayarak, işçilerin yaşamını tehlikeye atma pahasına, hiç bir önlem almadan, işçileri ölesiye çalıştırmaya devam ediyorlar.
TKEP/LENİNİST’in II. Kongresi, Türkiye ve Kürdistan’da uzun yıllardır süren iç savaşın yoğunluk ve yaygınlık kazandığı, dinci biçime bürünen faşizmin bu iç savaşı kazanmak için burjuva yasaları da bir kenara atarak, en vahşi yöntemleri kullandığı, faşist devlet güçlerine ek olarak, sivil faşist milisleri örgütlediği ve devrimin toplumsal güçleri üzerine devlet güçleriyle birlikte saldığı; buna karşılık işçi sınıfı ve diğer emekçi güçlerin, Kürt halkının, ezilen ulusal toplulukların, sokakları kararlılıkla doldurdukları ve yeni bir ayaklanma için güç biriktirdikleri bir zamanda başarıyla toplandı ve sonuçlandı.
Olguları ve süreçleri derinlikli kavrayıştan yoksun, sorunun temeline kadar inemeyen, her şeyi yalnızca dış yönüyle ele almaya alışkın olan birçok çevre, dünyadaki durum deyince, emperyalist kapitalist devletler arasındaki çatışmayı anlıyor. Düne kadar, ABD emperyalizmi, Avrupa'daki emperyalist güçlerle bağımlı kapitalist güçlerin arasında çatışmalara, savaşlara sık sık yer verenler bugün Çin ve Rusya’yla olan çelişki ve gerilimi eklediler. Fakat bakış açıları değişmedi. Yaptıkları şey, nesnel durum hakkında fikir oluşturmak değil, durumu, görünen yönüyle aktarmakla sınırlıdır. Bu yazılarda emperyalizm hakkında bolca laf bulunur, fakat gerçek durumu ortaya koyan bir fikir bulamazsınız.
Devamını oku: Emperyalist Kapitalist Sistem Rusya ve Çin’in Bugünkü Durumu
ABD Başkanı ve onun Ortadoğu’daki sadık köpeği Netanyahu, nihayet ağızlarındaki baklayı çıkarıp “Yüzyılın Anlaşması” dedikleri planı açıkladılar.
Sürpriz yok, her şey onlardan bekleneceği gibi oldu: Adını “Yüzyılın Anlaşması” dedikleri şey aslında Filistin halkının özgürlük savaşının, kurtuluş davasının, Filistin Halkının bizzat kendisinin tasfiyesi planıdır.
Halkların ve emekçi sınıfların devrimci dönüşüm isteğinin nasıl bir hız kazandığı konusu üzerinde durmaya gerek yok. Her şey gözler önünde. Şu kadarını söylemek yeterli olmalı: Kapitalizme, emperyalizme, faşizme ve her türlü gericiliğe karşı ayaklanma ve isyanlar tüm kıtaları sarmış durumda. Son bir kaç ay, bu gelişmenin hızının tavan yaptığı aylar oldu.
Tüm ayaklanma ve isyanlarda gençlik son derece etkin bir rol oynuyor. Irak, İran ve Lübnan, yanı başımızdaki örnekler olarak, gençliğin ayaklanma ve isyanlarda nasıl etkin bir rol oynadıklarının somut, gözle görülebilir, elle tutulabilir örnekleri oldular. İsyan-ayaklanma-devrim fırtınası etki ve hızından bir şey kaybetmeden devam ediyor.